Kitaplar

Cumhuriyet öncesinden başlayarak, Türkiye'de mizah dergilerinin tarihinden bahseden, içinde karikatür örnekleri bulunan bir kitap. Kitap aslında yazarların farklı zamanlarda farklı amaçlarla yazdıkları yazıların bir araya getirilmesiyle oluşmuş. Kitaptaki yedi bölümden yalnızca biri ilk kez bu kitapta yayınlanmış. Yakın dönem (90'lar) karikatür dergilerini bile birisi olarak, bu kitabı okumak bir yerde nostaljik bir yolculuk da oldu. Dili akıcı olmakla birlikte, bilgilendirici bir kitap.
Bir alıntı: "Mizah dergilerinin ne söyle(me)dikleri, neye güldükleri veya neyi eleştir(me)dikleri toplumu anlamak ve anlamlandırmak adına mutlaka dikkate alınmalıdır." (s.36).

Kitap sosyal medyanın hayatımızdaki etkisinden daha çok, sosyal medyanın felsefesi üzerine odaklanmış. Bu yüzden pek çok filozofun görüşleri üzerinden ilerliyor. Bugüne dair şeyler yok değil elbette ama felsefe nedeniyle dilinin ağır olduğu söylenebilir. Mesajlaşma, hipermodülasyon, senkronizasyon, algoritma, fappening gibi başlıklar var. Komik ve etkileyici bulduğum bir kitap oldu.
Bir alıntı: "İlk anlamı üzerinden ele alındığında medya, birey denen atomik birimlerin ötesinde ve arasında iletişim kurmaya yarayan her teknoloji ya da tekniği 'medya' olarak adlandırdığımız göz önünde bulundurulursa, doğası gereği sosyaldir. Dolayısıyla bu ifade laf kalabalığıdır. Sahiden de 'anti-sosyal medya'nın neye benzeyebileceğini düşünmek bile güçtür (demesi keyifli de olabilir gerçi)." (s.34).

Duhigg alışkanlıkların temelinde nelerin yattığından ve bunları değiştirmek için neler yapılmasını gerektiğini anlatıyor. Alışkanlıklarla ilgili olarak temel döngü şu şekilde: İşareti al, rutini yap ve ödülü kap. Alışkanlıkların değiştirilmesi için Duhigg'in önerisi, bu döngüdeki rutinin yerine yeni bir şey koymak. Kitap; bireylerin, başarılı organizasyonların ve toplumların alışkanlıklarını inceliyor. En beğendiğim bölüm, başarılı organizasyonlar bölümü oldu. Kitabı okuduktan sonra Enver isminde bir arkadaşıma istemişti. Onun tabiriyle kitap "bombastik". Tabi bu "bombastik" ne anlama geliyor bilmiyorum :) İyi kitap.
Bir alıntı: "Beyin kendi haline bırakıldığı takdirde hemen her rutini alışkanlığa çevirmeye çalışacaktır, çünkü alışkanlıklar zihnimizin daha az efor harcamasını mümkün kılar." (s.19).

Bertrand Russell'in Mutlu Olma Sanatı kitabını okumuş çok beğenmiştim. Sorgulayan Denemeleri de bu referansla okumak istedim ama farklı bir dille karşılaştım. Daha doğrusu, bu kitabın konuları farklıydı. Russell bu kitabında 17 farklı başlıkta, kuşkudan düşlere, bilimden insan rasyonalizmine bazı konular hakkında deneme türünde yazıyor. Kitabın orijinal ilk baskısı 1928 yılına ait. Dolayısıyla, tüm bilgiler de o döneme ait.
Bir alıntı: "Bu kadar bilgiyi taşımak pek elverişli olmayacağı için, işlevi unutmak olan bir beyin geliştirdik. Beyin olmasaydı her şeyi hatırlayacaktık; onun bir süzgeç gibi çalışması sayesinde genellikle yalnızca yararlı olan şeyleri ve yanlışları hatırlıyoruz." (s.66-67).

Kitabın orijinal adı Türkçe adından farklı bir şeyi temsil ediyor aslında. "Judge This" Bunu Yargıla. Kitapta insanların ne zaman açık, ne zaman gizemli olması gerektiği grafik sanatı üzerinden örnekleniyor. Hızlıca biten slayt türü TED kitaplarından biri. Çok iyi örnekler var.
Bir alıntı: "Tanrı her zaman gizemi açıklamak için icat edilmiştir." (s.xi).